Doğaya Fısıldayan Çocuklar

Kitap Hakkında

İtalyan Andersen ödüllü romanı Parlak Fikir Pastası ile sevilen Luigi Ballerini, bu kez her yaştan okuru çocukluğun unutulmaz yaz tatillerine, iz bırakan arkadaşlıklara götürüyor. Çok farklı iki çocuğun yürekleri ısıtan öyküsünü, doğayla harmanlayan yazar, büyülü gerçekçi kurgusuyla pastoral bir dünya resmediyor. Mutluluğun, keşiflerin ve hayal gücünün sınırlarında dolaşırken, kaygıları ve önyargıları yıkıyor, naif ve samimi bir değişimi fısıldıyor. Arkadaşlığın ve çiçeklerin iyileştirici gücünü duyumsatan roman, çocukluk enerjisiyle dolu sıcacık bir okuma deneyimi sunuyor.

Çiftlikte, kalabalıktan uzakta yaşayan Andrea, disleksik olduğunu öğrenmesi dışında, sıradan bir yaz geçireceğini sanır. Oysa tatil kiracıları Nico ve ailesinin çıkagelmesiyle günleri ummadığı kadar renklenir. İki arkadaş kırlarda koşuşturur, keşifler yaparlar. Bir gün Nico ona, çiçeklerle ilgili kimseye anlatmadığı bir sırrını açınca, gizemli bir arayışa girerler. Doğanın diliyle konuşmak ve mutluluk arasında gerçekten bir bağ var mıdır?..

Tartışma Konuları

  1. Romanın başında Andrea ile ilgili nasıl bir izlenim ediniyorsunuz? Alışkanlıkları neler? Disleksik olduğunu öğrendiğinde nasıl hissediyor?
  2. Andrea neden kızlardan hoşlanmıyor? Sizce insan hiç tanımadığı, konuşmadığı birinden hoşlanacağını ya da hoşlanmayacağını tam olarak anlayabilir mi?
  3. Nico ilk tanışmalarında hangi davranışlarıyla Andrea’yı şaşırtıyor ve önyargılarını kırıyor?
  4. Andrea ve Nico, yaz tatili süresince birbirlerinden neler öğreniyor, yeni neler deneyimliyorlar? Siz hiç Nico’nun deneyip sevdiği gibi zeytinyağlı-sirkeli ekmek yediniz mi?
  5. Nico ve Andrea’nın okul arkadaşlarıyla ilişki kurma biçimleri nasıl ve neden farklı? Onların alışkanlıklarını kendinizinkilerle karşılaştırın; sizinkilerin farkı ne?
  6. Nico’nun sırrı ne? Sırrını neden daha önce kimseye söylememiş? Andrea bu sırra nasıl tepki veriyor? Andrea’nın yerinde olsanız bu sırra siz ne tepki verirdiniz?
  7. Nico’nun, çoğu büyüğün çocukları dinlemediği yönündeki görüşüne ne dersiniz? Örneklerle açıklayın.
  8. Andrea’nın, “Bir yeri tanımak için orada yaşamak yeterli değil,” önermesi neye dayanıyor? Siz bu görüşü nasıl örneklersiniz? Örneğin İstanbul’da yaşayan herkes Kandilli’yi, Rumeli Feneri’ni biliyor ve tanıyor olabilir mi?
  9. “Mutluluk çiçeğinin birini kopardığınızda yenisini ekmelisiniz. Toprak mutluluk olmadan yaşayamaz,” sözü ne anlama geliyor? Örneklerle açıklayın.
  10. Yaz boyunca Andrea ve Nico nasıl zaman geçiriyorlar; kentli çocukların hangi alışkanlıklarından uzak kalıyorlar? Siz aynı şeyi yapabilir miydiniz?
  11. Yıllar sonra eve Michele ile birlikte dönen Andrea, ünlü bir bahçıvan olacağını önceden bilip bilmediğini soran oğluna nasıl cevap veriyor?
  12. Kitabı okumayan bir arkadaşınıza bu hikâyeyi çekici bir cümleyle önermek isteseniz, neler söylersiniz?

Yukarı

Yaratıcı Etkinlikler

  • Araştırma: Disleksi nedir; nasıl anlaşılır? İyileştirme yöntemleri nelerdir? Disleksiklerle ilgili önyargılar neler? Disleksiklere doğru ve yanlış yaklaşımlar hangileridir? Disleksik bir çocuk ne tür iletişim sorunlarıyla baş etmek zorunda kalır? Bu önemli ve yaygın konuyu sınıfça araştırın. Derlenen bilgiyi, mümkünse velilerin de olduğu bir ortamda paylaşarak tartışın.
  • Atışma: Sınıf iki gruba ayrılsın. Bir grup kırsal yaşamının, diğer grup kent yaşamının üstünlüklerini savunsun. Karşılıklı yerleşen gruplardan her seferinde bir kişi söz alsın ve grubunun görüşüne katkı sunarak atışmayı ilerletsin. Örnek: “Kırda yaşıyorsan, eriği dalından yersin.” / “Kentte yaşıyorsan, istediğin sinemaya gidersin.” Bakalım kır yaşamı mı yoksa kent yaşamı mı daha ilgi çekici bulunacak?
  • Tartışma: Sınıfça önyargının ne olduğunu tartışın. Somut örnekler vererek yaşamlarınızda aslında ne çok önyargı olduğunun farkına varın. Konu iyice anlaşıldığında herkes kendinde ya da çevresinde gözlemlediği bir önyargıyı örnek versin. Paylaşılan her önyargı örneği büyük / uzun bir kâğıda yazılarak listelensin. Oluşan liste sınıfta “Dikkat Önyargı!” köşesine asılsın. Bir hafta boyunca önyargı olduğu fark edilen her durum bu listeye eklensin. Bakalım, liste ne kadar uzayacak ve sınıfı hangi konularda bilinçlendirecek?
  • Sergi: Hikâyede bahsedilen çiçeklerin ismlerini küçük kâğıtlara yazarak bir torba ya da kutuda toplayın. Öğrenciler üçer kişilik gruplara ayrılsın. Her grup torbadaki isimlerden birini çekerek hakkında bilgi toplasın ve bu bilgileri çiçeğin internetten edinilen görselleriyle birlikte bir pano halinde düzenlesin. İsteyen gruplar çiçeklerinin çeşitli malzemelerden maketini de üretebilirler. Böylece kitabın ruhuna uygun bir yapay sera-sergi oluşturun.
  • Oyun: Romandaki çiçeklerin konuşmasını örnek alarak, “ Eğer konuşabilselerdi…” isimli bir hayal oyunu oynayın. Sınıfta oluşturulacak ikişer ya da üçer kişilik gruplar, seçtikleri eşya ya da nesnelerin, konuştukları takdirde insan yaşamı hakkında ne söyleyeceklerini hayal etsinler. Örneğin bir çanta, Boğaziçi Köprüsü’ndeki yoğun trafik için; bir karga ya da bir çam ağacı, balık tutan insanlar için neler söyler? Her grubun sözcüsü seçilen şeyi canlandırarak onun ağzından anlatmaya çalışsın. En beğenilen hayali kurgulayan grup sınıfça belirlensin ve ayakta alkışlansın.
  • Resimleme: Herkes değişik mesleklerden kişilerin resmini, mümkünse karikatürünü yapsın. Çizimleri, sınıfta oluşturulacak “İlginç Meslekler” köşesinde sergileyin.
  • Yazma: Öğretmen, seçtiği bir kır manzarasını tahtaya assın ya da yansıtsın. Öğrenciler bu manzaranın çağrıştırdığı ya da esinlendirdiği kısa birer öykü yazsın. Sınıfta okunduğunda en dikkati çeken öyküler resimle birlikte sergilensin. Bakalım aynı resim kimlere ne tür esinler verecek?

Yukarı